Saturday, May 4, 2013

'1938 Dersim Katliamı' Taksim herkese kapalı: Dersimliler de yürüyemedi


 “Sık sık, şiddetin ‘akıldışı’ olduğu söylenir. Oysa şiddet nedensiz değil; hatta zincirlerinden boşanmak istediğinde kendine gayet yerinde nedenler bulmayı da iyi biliyor. Ancak, bu nedenler ne kadar yerinde olursa olsun hiçbir biçimde ciddiye alınamaz.” (René Girard, Şiddet ve Kutsal)

Dersim Dernekler Federasyonu tarafından düzenlenen '1938 Dersim Katliamı' adlı anma etkinliğinde yürüyüşe izin verilmedi.
İSTANBUL - Dersim Dernekler Federasyonu tarafından Galatasaray Meydanında düzenlenen '1938 Dersim Katliamı' adlı anma etkinliğinde, basın açıklamasına izin verildi, yürüyüşe izin verilmedi. 200 kişinin katıldığı etkinlikte 'Dersim 38 sözün bittiği yerdir' yazılı pankart açan kalabalık, "Dersim onurdur, onuruna sahip çık", "Dersim'i unUtma, unutturma" şeklinde sloganlar attı. Seyit Rıza'nın fotoğraflarını taşıyan grup Taksim Meydanı'na yürümek istedi. Valilik kararıyla İstiklal Caddesi'nde yürüyüş yapmanın yasaklandığını gerekçe gösteren polis, grubun önünü kesti. Uzun süren pazarlıklar sonuç vermedi. Polis yürüyüş yapılması halinde müdahalede bulunacağını söyledi. Polisin barikat oluşturması üzerine grup basın açıklaması yapıp dağıldı. Açıklamada, Tunceli 'nin adının Dersim olarak değiştirilmesi, 1938'de yaşanan olayların katliam olarak tanınması ve devletin ailelerden özür dilemesi talep edildi. (Özgür ALTUNCU-DHA)
Başbakanlık Cumhuriyet arşivi: Dersim'de çok sayıda çocuk da katledilmiş...

[Sesonline] DERSİM/TUNCELİ - Başbakanlık arşivinde yer alan belge, Mustafa Kemal'in 'tek adam' döneminde gerçekleşen Dersim katliamının 1938 yılında değil, 1939’da sona erdiği belgelendi. Belgede, Ordunun operasyon düzenlediği bölgede katledilenler arasında çok sayıda çocuğun da bulunduğu bilgisi yer aldı. Başbakanlık arşivinde yer alan belgelere göre; Dersim katliamını 1938 yılında değil, 1939'da sona erdi. Sözkonusu belgeler, açılan bir dava nedeniyle arşivden çıktı. 83 yaşındaki Ali Doğan, 1938 yılında annesi ve iki kardeşinin de bulunduğu 20 yakınının Dersim olayları sırasında öldürüldüğü gerekçesiyle Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı.
 Doğan, kendilerinden özür dilemesini de istedi. 11 milyon 695 bin liralık manevi tazminat davası, devleti temsilen Cumhurbaşkanlığı'na açıldı. Ayrıca Başbakanlık’a, İçişleri Bakanlığı'na, Milli Savunma Bakanlığı'na ve ilgili kurumlara konuya ilişkin belgelerin gönderilmesi için yazı yazıldı.
 Başbakanlık, bu talebin ardından konuyla ilgili belgeleri mahkemeye gönderdi.
 Cumhuriyet arşivindeki belgelerin birinde, Tunceli'de 1938'de sonlandırıldığı bilinen askeri harekatın 1939 yılında da devam ettiği ortaya çıktı.
 Avukat Barış Yıldırım, "Bugüne kadar Dersim askeri harekatının 1937 yılında 4 Mayıs'ta alınan Bakanlar Kurulu kararıyla başladığı, 1938'de devam ettiği ve sonlandığı biliniyordu. Fakat gizliliği kaldırılan Başbakanlık Cumhuriyet arşivindeki 2 Ağustos 1939 tarihli bir belgeye göre, askeri harekat 1939 yılında da devam etmiş” diye konuştu.

 

'ÇOCUKLARI BİLE PUSUYA DÜŞÜRDÜLER'

Avukat Barış Yıldırım'ın açıklamalarına göre belgeler harekatta kadıların ve çocukların da öldürüldüğünü gösteriyor.

Avukat Yıldırım, şöyle konuştu:

“Belgede 'Yılan Dağı’ndan kaçmak isteyen 40 kadar silahlı, 30 kadar çoluk-çocuktan oluşan haydutlar 38. Alay’ın pususuna uğradı' deniliyor. Buradan çıkan şu; Dersim’de yaşayan her canlının askeri harekatın hedefi olduğudur. Çocukların bile pusuya düşürüldüğü askeri harekattan bahsetmekteyiz.”

Cumhurbaşkanlığı'nın mahkemeye gönderdiği belgede, savunma için ek süre istendi.

FOTOĞRAF: Dersim katliamı sırasında askerler tarafından boğazından prangalanan Dersimliler...
 
Katliamdan önce fişlemişler

HÜSEYİN ÖZKAYA

Genelkurmay’ın Meclis’e gönderdiği Dersim Katliamı belgelerinden, bölgeden sürgün edilen Ermeniler ile nüfuz sahibi aşiretlerin tek tek fişlendiği ortaya çıktı.

Genelkurmay Başkanlığı’nın 1937- 1938 Dersim Katliamı’nı araştırmak üzere TBMM Dilekçe Komisyonu bünyesinde kurulan Dersim Alt Komisyonu’na, gönderdiği belgeler arasında bölgedeki aşiretler ile Ermenilerin fişlendiğine ilişkin raporlar da yer aldı. Raporlara göre, sürgün edilenlerin listesindeki Ermeniler fişlenmiş. Sürgün edilenlerin kimler olduğu ve nereye sürüldükleri detaylarıyla yazılmış.
Birçok belgenin altında Atatürk ile İsmet İnönü’nün imzalarının bulunması dikkat çekiyor. Belgelerde, idam edilen Dersim isyanının lideri Seyit Rıza’nın oğlu Bıra İbrahim’in, komutanlara yazdığı mektuplar da bulunuyor. Mektuplarda, Bıra İbrahim’in, 11 Eylül 1937’de teslim olan babasının haksızlığa uğradığını, isyancı olmadığını ve devleti sevdiklerini söylediği görülüyor.
 
Katliamcı pilota koruma

Atatürk’ün manevi kızı olan ve Dersim Katliamı’na savaş pilotu olarak katılan Sabiha Gökçen ile ilgili belgelerde ise, Gökçen’den “Atatürk’ün çok koruyup, kolladığı birisi” olarak bahsediliyor. Gökçen için yazılan mektuplarda, “Onun rahatlığı bizim için her şeyden daha önemlidir” deniyor.
Belgeler arasında, bölgedeki Ermeni vatandaşlar için hazırlanmış bir çok rapor da yer alıyor. Ermenilerin hangi köylerde ikamet ettikleri tek tek tesbit edilerek raporlara detaylı bir şekilde yazılmış. Belgeler arasında yer alan Dersim’den sürgün edilen 14 bin 410 kişinin bilgilerinin yer aldığı listedeki Ermenilerin “konuştuğu dil” kısmının karşısına, “Ermenice” değil, “Kürtçe” yazılması dikkat çekiyor. Ayrıntılı listede, sürgün edilenlerin kişisel bilgilerinin yanısıra, bu kişilerin nerelerden hangi yerlere sürgün edildikleri de yazılıyor.


 
Aşiretlere sıkı gözetim

Belgelerde, aşiretler için de detaylı raporların hazırlandığı görülüyor. Asıl problem olarak 6- 7 aşiretin görüldüğü belirtilen bu raporlarda, aşiretlerin nüfusları, birbirleriyle olan ilişkileri, hangi aşiretin hangi dili konuştuğu, aşiret yapıları, aşiretlerin coğrafi sınırları, aşiretlerin nerelerde ne kadar etkin olduğu ve bu etkinliğin nerelere kadar uzandığı, aşiretlerin kaç silahlı adama sahip olduğu şeklinde ayrıntılı krokiler çıkarıldığı görülüyor.

http://www.taraf.com.tr/haber/katliamdan-once-fislemisler.htm