“Sık sık, şiddetin
‘akıldışı’ olduğu söylenir. Oysa şiddet nedensiz değil; hatta zincirlerinden
boşanmak istediğinde kendine gayet yerinde nedenler bulmayı da iyi biliyor.
Ancak, bu nedenler ne kadar yerinde olursa olsun hiçbir biçimde ciddiye
alınamaz.” (René Girard, Şiddet ve Kutsal)
Dersim Dernekler Federasyonu tarafından düzenlenen '1938 Dersim Katliamı' adlı anma etkinliğinde yürüyüşe izin verilmedi.
İSTANBUL - Dersim
Dernekler Federasyonu tarafından Galatasaray Meydanında düzenlenen '1938 Dersim
Katliamı' adlı anma etkinliğinde, basın açıklamasına izin verildi, yürüyüşe
izin verilmedi. 200 kişinin katıldığı etkinlikte 'Dersim 38 sözün bittiği
yerdir' yazılı pankart açan kalabalık, "Dersim onurdur, onuruna sahip
çık", "Dersim'i unUtma, unutturma" şeklinde sloganlar attı.
Seyit Rıza'nın fotoğraflarını taşıyan grup Taksim Meydanı'na yürümek istedi.
Valilik kararıyla İstiklal Caddesi'nde yürüyüş yapmanın yasaklandığını gerekçe
gösteren polis, grubun önünü kesti. Uzun süren pazarlıklar sonuç vermedi. Polis
yürüyüş yapılması halinde müdahalede bulunacağını söyledi. Polisin barikat
oluşturması üzerine grup basın açıklaması yapıp dağıldı. Açıklamada, Tunceli
'nin adının Dersim olarak değiştirilmesi, 1938'de yaşanan olayların katliam
olarak tanınması ve devletin ailelerden özür dilemesi talep edildi. (Özgür
ALTUNCU-DHA)
Başbakanlık
Cumhuriyet arşivi: Dersim'de çok sayıda çocuk da katledilmiş...
[Sesonline]
DERSİM/TUNCELİ - Başbakanlık arşivinde yer alan belge, Mustafa Kemal'in 'tek
adam' döneminde gerçekleşen Dersim katliamının 1938 yılında değil, 1939’da sona
erdiği belgelendi. Belgede, Ordunun operasyon düzenlediği bölgede katledilenler
arasında çok sayıda çocuğun da bulunduğu bilgisi yer aldı. Başbakanlık
arşivinde yer alan belgelere göre; Dersim katliamını 1938 yılında değil,
1939'da sona erdi. Sözkonusu belgeler, açılan bir dava nedeniyle arşivden
çıktı. 83 yaşındaki Ali Doğan, 1938 yılında annesi ve iki kardeşinin de
bulunduğu 20 yakınının Dersim olayları sırasında öldürüldüğü gerekçesiyle
Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı.
Doğan,
kendilerinden özür dilemesini de istedi. 11 milyon 695 bin liralık manevi
tazminat davası, devleti temsilen Cumhurbaşkanlığı'na açıldı. Ayrıca
Başbakanlık’a, İçişleri Bakanlığı'na, Milli Savunma Bakanlığı'na ve ilgili
kurumlara konuya ilişkin belgelerin gönderilmesi için yazı yazıldı.
Başbakanlık, bu
talebin ardından konuyla ilgili belgeleri mahkemeye gönderdi.
Cumhuriyet
arşivindeki belgelerin birinde, Tunceli'de 1938'de sonlandırıldığı bilinen
askeri harekatın 1939 yılında da devam ettiği ortaya çıktı.
Avukat Barış
Yıldırım, "Bugüne kadar Dersim askeri harekatının 1937 yılında 4 Mayıs'ta
alınan Bakanlar Kurulu kararıyla başladığı, 1938'de devam ettiği ve sonlandığı
biliniyordu. Fakat gizliliği kaldırılan Başbakanlık Cumhuriyet arşivindeki 2
Ağustos 1939 tarihli bir belgeye göre, askeri harekat 1939 yılında da devam
etmiş” diye konuştu.
'ÇOCUKLARI BİLE
PUSUYA DÜŞÜRDÜLER'
Avukat Barış
Yıldırım'ın açıklamalarına göre belgeler harekatta kadıların ve çocukların da
öldürüldüğünü gösteriyor.
Avukat Yıldırım,
şöyle konuştu:
“Belgede 'Yılan
Dağı’ndan kaçmak isteyen 40 kadar silahlı, 30 kadar çoluk-çocuktan oluşan
haydutlar 38. Alay’ın pususuna uğradı'
deniliyor. Buradan çıkan şu; Dersim’de yaşayan her canlının askeri harekatın
hedefi olduğudur. Çocukların bile pusuya düşürüldüğü askeri harekattan
bahsetmekteyiz.”
Cumhurbaşkanlığı'nın
mahkemeye gönderdiği belgede, savunma için ek süre istendi.
FOTOĞRAF: Dersim
katliamı sırasında askerler tarafından boğazından prangalanan Dersimliler...
Katliamdan önce
fişlemişler
HÜSEYİN ÖZKAYA
Genelkurmay’ın
Meclis’e gönderdiği Dersim Katliamı belgelerinden, bölgeden sürgün edilen
Ermeniler ile nüfuz sahibi aşiretlerin tek tek fişlendiği ortaya çıktı.
Genelkurmay
Başkanlığı’nın 1937- 1938 Dersim Katliamı’nı araştırmak üzere TBMM Dilekçe
Komisyonu bünyesinde kurulan Dersim Alt Komisyonu’na, gönderdiği belgeler
arasında bölgedeki aşiretler ile Ermenilerin fişlendiğine ilişkin raporlar da
yer aldı. Raporlara göre, sürgün edilenlerin listesindeki Ermeniler fişlenmiş.
Sürgün edilenlerin kimler olduğu ve nereye sürüldükleri detaylarıyla yazılmış.
Birçok belgenin
altında Atatürk ile İsmet İnönü’nün imzalarının bulunması dikkat çekiyor.
Belgelerde, idam edilen Dersim isyanının lideri Seyit Rıza’nın oğlu Bıra
İbrahim’in, komutanlara yazdığı mektuplar da bulunuyor. Mektuplarda, Bıra
İbrahim’in, 11 Eylül 1937’de teslim olan babasının haksızlığa uğradığını,
isyancı olmadığını ve devleti sevdiklerini söylediği görülüyor.
Katliamcı pilota
koruma
Atatürk’ün manevi
kızı olan ve Dersim Katliamı’na savaş pilotu olarak katılan Sabiha Gökçen ile
ilgili belgelerde ise, Gökçen’den “Atatürk’ün çok koruyup, kolladığı birisi”
olarak bahsediliyor. Gökçen için yazılan mektuplarda, “Onun rahatlığı bizim
için her şeyden daha önemlidir” deniyor.
Belgeler arasında,
bölgedeki Ermeni vatandaşlar için hazırlanmış bir çok rapor da yer alıyor.
Ermenilerin hangi köylerde ikamet ettikleri tek tek tesbit edilerek raporlara
detaylı bir şekilde yazılmış. Belgeler arasında yer alan Dersim’den sürgün
edilen 14 bin 410 kişinin bilgilerinin yer aldığı listedeki Ermenilerin
“konuştuğu dil” kısmının karşısına, “Ermenice” değil, “Kürtçe” yazılması dikkat
çekiyor. Ayrıntılı listede, sürgün edilenlerin kişisel bilgilerinin yanısıra,
bu kişilerin nerelerden hangi yerlere sürgün edildikleri de yazılıyor.
Aşiretlere sıkı
gözetim
Belgelerde,
aşiretler için de detaylı raporların hazırlandığı görülüyor. Asıl problem
olarak 6- 7 aşiretin görüldüğü belirtilen bu raporlarda, aşiretlerin nüfusları,
birbirleriyle olan ilişkileri, hangi aşiretin hangi dili konuştuğu, aşiret
yapıları, aşiretlerin coğrafi sınırları, aşiretlerin nerelerde ne kadar etkin
olduğu ve bu etkinliğin nerelere kadar uzandığı, aşiretlerin kaç silahlı adama
sahip olduğu şeklinde ayrıntılı krokiler çıkarıldığı görülüyor.
http://www.taraf.com.tr/haber/katliamdan-once-fislemisler.htm