"Ben Çingenelerle oradan oraya sürüklenmek isteyen bir çocuktum hep"
Jill Freedman
“Hiçbir zaman “öylesine” fotoğraf çekmek gibi amacım olmadı. Hayat ve insan her zaman önceliğim olmuştur. Türkiye’nin İzmir şehrinde Kahramanlar semtindeki Ege mahallesinde yaşayan Romanların yaşamlarını konu alan çalışmama başlarken, renkli hayatın içindeki siyah beyaz yaşamlar dünyam oldu.
Altı ay süren Fotoğraf çekimlerim
sırasında onlarla kendi aramda bir bağ kurmaya çalıştım. İçinde
hissettiğim şeyler, arayışım, gerçek mekanlardaki insanlardı.
Fotoğraflarımdaki karakterleri, yaşamları eleştirmekten ve yargıda
bulunmaktan hoşlanmıyorum. Yalnızca göstermek istiyorum. Benim
karakterlerimde her zaman masum bir taraf vardır. Gerçek olan bu. İyi ya
da kötü diyebilirsiniz ama hayatın gerçeği böyle.Bir romana kahraman
olmak herkesin istediği bir şeydir. Fotoğraflarımda her şey gerçek, her
şey oyun, her şey masal, her şey Roman gibidir!
Darbuka, Klarnet, Hıdrellez, Sünnet , Nışan, Kına gecesi, düğün; bu
kelimeler Türkiye’nin pek çok yerinde Romanları akla getiriyor. Tıpkı,
İzmir Kahramanlardaki Ege Mahallesinde yaşayan Roman topluluğunda olduğu
gibi.Onlar için doğru ritim, doğru ruhdemektir. Eğlenirken
eğlendirmekten keyif alırlar. Roman nışanı da, sadece kadınların
katılabildiği kına gecesi de diğer pek çok geleneksel kutlamalar gibi
sokakta, herkesin görebileceği bir yerde gerçekleşir.
En renkli giysiler giyilir, masalar içkilerle özenle donatılır. Çalgıcılar mahallenin ortasında yerlerini alırlar; yaşlı, genç, çocuk, hatta bebekler hep birlikte eğlenmenin tadını çıkarır. Dans edilir, şarkı söylenir, göbekler atılır, hatta istenirse yaz ortasında bir fıs fısla yapay kar bile yağdırılır.Kendi deyimleri ile ülke okyanus ise, onlar akvaryumdaki balıklardır. Onların amaçları akvaryumdan çıkıp okyanusa açılan kahramanlar olmaktır. Tıpkı Bahrengi’nin Küçük Kara Balığı gibi!
En renkli giysiler giyilir, masalar içkilerle özenle donatılır. Çalgıcılar mahallenin ortasında yerlerini alırlar; yaşlı, genç, çocuk, hatta bebekler hep birlikte eğlenmenin tadını çıkarır. Dans edilir, şarkı söylenir, göbekler atılır, hatta istenirse yaz ortasında bir fıs fısla yapay kar bile yağdırılır.Kendi deyimleri ile ülke okyanus ise, onlar akvaryumdaki balıklardır. Onların amaçları akvaryumdan çıkıp okyanusa açılan kahramanlar olmaktır. Tıpkı Bahrengi’nin Küçük Kara Balığı gibi!
Birol Üzmez