Robert Capa (October 22, 1913 (Budapest) – May 25, 1954 (Thai-Binh, Vietnam)
He was a self-taught photographer. In 1931 he took a job as a photo lab assistant at Ullstein. 1932-1933 he worked as an assistant at Dephot. In 1933 he emigrated to Paris when he changed name to Robert Capa (previously Andre Friedmann) and he started working as a freelance photographer. He was a war correspondent and witnessed many war conflicts. His work is well known as a manifest against war, injustice and tyranny.
His extraordinary eye made him one of the best war photographers. He died after being wounded in Vietnam where he was making pictures. He became a victim of his own motto: “If your pictures aren’t good enough, you aren’t close enough”.
Robert Capa was still holding his camera when he died. I don’t know if any other photographer comes close to Capa’s love for and dedication to the art of photography. He was a photojournalist and war photographer, and during his lifetime (1913-1954), he captured scenes from five wars: the Spanish Civil War (1936-39), the Second Sino-Japanese War (1937-45), World War II – European theatre (1939-45), the Arab-Israeli War (1948), and the First Indochina War (1946-54). Born in Hungary, Capa left home at 18 for Germany, then France, and changed his name from Endre Erno Friedmann to Robert Capa because he felt that it would be more easily pronounceable to Americans. Capa’s most famous photographs are of the D-Day invasion of Omaha Beach on June 6, 1944. In 1947, Capa founded Magnum Photos, a photography cooperative, with French photographer Henri Cartier-Bresson. Magnum Photos still exists today and has offices in Tokyo, London, Paris, and New York.
Robert Capa is, without a doubt, one of the leading photographers of the twentieth century. His most striking images all appeared in the pages of the leading picture magazines of the day. This was the context in which Capa worked and was known, and where he honed his skills as a master of the cinematic photo narrative. This Is War! Robert Capa at Work is a groundbreaking exhibition that reexamines Capa's innovations as a photojournalist in the 1930s and 1940s. The title of the exhibition is drawn from the headline of a December 3, 1938 Picture Post story including Capa's images from the Battle of Rio Segre. Never-before-seen photographs and newly discovered documents will illuminate six of Capa's most important war stories.
With vintage prints, contact sheets, caption sheets, handwritten
observations, personal letters and original magazine layouts, the
stories are brought to life and give us a look at how Capa worked. The Falling Soldier, 1936; The Battle of Rio Segre, 1938; and Refugees from Barcelona, 1939, trace his reportage of The Spanish Civil War. China, 1938, document his six-month stay during the Sino-Japanese War. D-Day, 1944, and the Liberation of Leipzig, 1945, present his photographs of World War II.He was a self-taught photographer. In 1931 he took a job as a photo lab assistant at Ullstein. 1932-1933 he worked as an assistant at Dephot. In 1933 he emigrated to Paris when he changed name to Robert Capa (previously Andre Friedmann) and he started working as a freelance photographer. He was a war correspondent and witnessed many war conflicts. His work is well known as a manifest against war, injustice and tyranny.
His extraordinary eye made him one of the best war photographers. He died after being wounded in Vietnam where he was making pictures. He became a victim of his own motto: “If your pictures aren’t good enough, you aren’t close enough”.
Robert Capa was still holding his camera when he died. I don’t know if any other photographer comes close to Capa’s love for and dedication to the art of photography. He was a photojournalist and war photographer, and during his lifetime (1913-1954), he captured scenes from five wars: the Spanish Civil War (1936-39), the Second Sino-Japanese War (1937-45), World War II – European theatre (1939-45), the Arab-Israeli War (1948), and the First Indochina War (1946-54). Born in Hungary, Capa left home at 18 for Germany, then France, and changed his name from Endre Erno Friedmann to Robert Capa because he felt that it would be more easily pronounceable to Americans. Capa’s most famous photographs are of the D-Day invasion of Omaha Beach on June 6, 1944. In 1947, Capa founded Magnum Photos, a photography cooperative, with French photographer Henri Cartier-Bresson. Magnum Photos still exists today and has offices in Tokyo, London, Paris, and New York.
Robert Capa is, without a doubt, one of the leading photographers of the twentieth century. His most striking images all appeared in the pages of the leading picture magazines of the day. This was the context in which Capa worked and was known, and where he honed his skills as a master of the cinematic photo narrative. This Is War! Robert Capa at Work is a groundbreaking exhibition that reexamines Capa's innovations as a photojournalist in the 1930s and 1940s. The title of the exhibition is drawn from the headline of a December 3, 1938 Picture Post story including Capa's images from the Battle of Rio Segre. Never-before-seen photographs and newly discovered documents will illuminate six of Capa's most important war stories.
Fotoğraf
tarihi, hem konu itibariyle ve hem de çekim öyküsü bağlamında, iki
imgenin, hala süregelen tartışmalarıyla, hem fotoğraf severlerin ve hem
de tarihçilerin kafalarını meşgul etmiştir. Bunlardan biri, Robert
Doisneau`nun aşk ve tutkunun sembolü haline gelmiş, romantik çalışması
olan, istasyon çıkışındaki öpüşen çift fotoğrafı; ötekisi ise, Londra’da
Barbican Sanat Merkezinde şimdiye kadar gün yüzüne çıkmamış
fotoğraflarının sergilendiği ve asıl adı “Endre Ernş‘ Friedmann” olan Robert Capa’nın “Fallen Soldier” yani “Düşen Asker” isimli fotoğrafıydı.
Benimle beraber, o fotoğrafın (konstruktud) yani kurmaca mı yoksa gerçek anlamda bir “o an”
fotoğrafı mı olup olmadığı polemiği, konuyla ilgilenen akademisyenlerin
ve fotoğrafçıların gündemini hep meşgul ede gelmiştir… 2007 yılının
aralığında Fransa’da Paris kentinde küçük bir otel odasında bir bavul
içinde Capa’ya ait “3500 negatifin”
bulunmasıyla, doğal olarak bu konuya yönelik muammanın çözüleceğine
ilişkin yoğun bir beklenti uyanmıştı fotoğraf çevrelerinde. Bu anlamda
orijinal negatiflerin, kontakt baskılarının ve cepheden kendi el
yazısıyla yazdığı mektupların da içinde bulunduğu Londra’daki, Capa’nın ve kendisi gibi savaş fotoğrafçısı sevgilisi Gerda Taro’nun “Savaşa Dair” sergisi şu ana kadar yapılan en kapsamlı ve önemli olanıydı…
Robert Capa – İspanya İç Savaşında Cumhuriyetçi Askerler Saldırıda
Sergideki
fotoğrafları incelerken Capa’nın yaşam öyküsünün, bir fotoğrafçının
yaşamıyla ne kadar örtüştüğünü görmek, beni çok duygulandırdı ve
şaşırttı… 1913 yılında Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de doğan Capa,
her şeyden önce kısacık yaşamında bir fotoğrafçıda bulunması gereken
toplumsal bilinç, hümanizma, arayış ve macera tutkusu ile tam anlamıyla “olmuş”
bir fotoğrafçıydı. Çevresindeki kadınlarında oldukça etkileyici ve
yakışıklı bulduğu Capa`nın, konularına yaklaşımındaki cesaret ve risk
faktörü “if your photographs are not good enough, you`re not close enough (fotoğrafın yeterince iyi değilse, yeterince yakın değildin)” sözleriyle gerçek anlamını bulur… Adının anlamı Macar dilinde “köpek balığı”
olan Capa’nın özellikle 1945 yılındaki Normandiya çıkarması sırasındaki
fotoğrafları da, bu boyutuyla sinemada`da ilham kaynağı olmuştur
seyredenler bilir Steven Spielberg “Er Ryan`ı Kurtarmak” adlı filminde Capa’nın “Normandiya Çıkarması”
fotoğraflarından esinlenmişti… Fotoğraf sanatının detaylarına özenli ve
tutkulu büyük bir kesim Robert Capa’nın savaş fotoğrafçılığında bütün
zamanların en önde gelen ustalardan birisi olduğunu kabul eder.
Robert Capa – Amerikan Askerleri Normandiya Çıkarmasında
Robert Capa – Amerikan Askerleri Normandiya Çıkarmasında
Gençliğinde
sosyalist dünya görüsü ile Macaristan’daki öğrenci hareketlerinden
sorumlu tutulduğu için ülkesinden kaçmak zorunda kalmıştı.
Almanya’da
yaşamını sürdürmeye başlayan Capa yedi dil konuşabiliyordu ama hepsini
birbirine karıştırdığı için arkadaşları konuşabildiği dili Capa`nız diye
adlandırıp onunla dalga geçiyorlardı. Almanyada sevgilisi Gerda Taro
ile tanışması ve onun sayesinde Robert Capa ismini alması “efsanenin” dönüm noktasıdır bir anlamda…
Capa hırslı ve hızlı düşünen bir fotoğrafçı olusunun yanında, efsanevi fotoğraf ajansı “Magnum”un
da isim babası ve kurucusudur ayni zamanda. Fotoğrafçıların yasal
haklarının korunması temelinde ajans konusunu H.Cartier Bresson`a
açtığında aslında karakter ve yapı olarak iki farklı insanın,
ilişkilerinin uzun sürmeyebileceği varsayılmıştı… ama korkulan olmadı…
Gerda Taro – Robert Capa
Capa, yaşamı boyunca beş savaşı fotoğrafladı ama İspanya iç savası ve II. Dünya Savaşı sırasında çektiği fotoğraflar onun hem “belge” anlamında ve hem de yol açtığı tartışmalar anlamında adini ölümsüzleştirmiş ve fotoğraf sanatına çok büyük katkısı olmuştur.
Robert Capa – Cumhuriyetçi Askerler
Robert Capa – Cumhuriyetçi Askerler
Robert Capa – Fallen Soldier, Düşen Asker
Capa, “Fallen Soldier”
isimli fotoğrafta, gerçekten cephede bir manga cumhuriyetçi asker ile
beraberdir ve zaten cumhuriyetçilerin zaferinin belli olduğu savaşın son
anlarını belgelemek için hazırlıklıdır. Hücum emri verilir, hep beraber
yüksekçe bir tepeden, askerler vadideki köye doğru koşmaya başlarlar.
Koyun boş olduğunu sanan askerler sevinçle ve korunmasız bir şekilde
koşarken Capa çekim yapmaya devam etmektedir. İşte o sırada kendisini
kamufle etmiş olan bir Frankocu keskin nişancı asker, köyden ateş açar
ve Capa’nın biraz ötesinde kosan 21 yaşında ve bir tekstil işçisi olan
Frederico Borrell Garcia adlı askeri vurur. Paris’te bulunan negatifler
ve bölgeye ait nüfus kayıtları Capa’nın “Fallen Soldier” adlı fotoğrafının otantik ve gerçek olduğunu ispatlar.
Capa’nın
savaş fotoğrafçılığını ispanya iç savaşında yeniden keşfettiğini
söylemek sanırım yanlış olmaz… Küçük Leica makinesiyle cephede çok hızlı
hareket edebiliyor ve kendini saklayabiliyordu. Bu özellikleri
nedeniyle daha önce hiç bir fotoğrafçı savaşın dehşetine ve insanın
acılarına onun kadar yakın olma cesaretini gösterememiştir…
Robert Capa – Savaştan Kaçan Sığınmacılar
Fred Stein - Gerda Taro ve Robert Capa
Capa,
hic kuşkusuz döneminin en önemli fotoğrafçısı oluşunun yanında,
sevgilisi ve savaş fotoğrafçısı, Gerda Taro`yla yaşadığı büyük aşk ile
de, trajik bir öykünün kahramanıdır aynı zamanda. Kendisi gibi Taro`da,
savaş sırasında yaşamını yitirmiştir ve bu yüzden Vietnam savaşının en
kızgın yerinde mayına basıp ölünceye kadar hep suçluluk duygusuyla
yasamıştır… Çekim esnasında Cumhuriyetçi birliklerin kullandığı tankın
altında ezilerek yaşamını yitiren sevgilisinin ölümünden sonra hiç bir
kadınla beraber olmayan Capa aslında güzel kadınları ve kumar oynamayı
çok seven biri olarak da bilinirdi. Örneğin ünlü Amerikalı yönetmen John
Houston ve Steinbeck ile kumar seansları sanat dünyasında alışıla
gelmiş şeylerdi Kadınlara olan tutkusu ve yakınlığı da Capa’yı daha
güncel ve popüler hale getirmişti. Bu kadınlardan özellikle Ingrid
Bergman’nın çok özel bir yeri vardır onun yaşamında.
Capa,
savaş fotoğrafçısı olsa da yasadığı dönemin en ünlü ve önemli
sanatçılarıyla yakın ilişkileri, onun küçümsenemeyecek bir portre arşivi
oluşturmasını da sağlayacaktı… bunlardan Picasso, Steinbeck, Hemingway,
Garry Cooper ve büyük dans ustası Gene Kelly sadece birkaçıydı…
Capa,
II. Dünya Savaşında müttefik kuvvetlerin Almanya’nın Leipzig kentine
girerken çekeceği fotoğrafların son savaş fotoğrafları olmasını ümit
ediyordu. 17 Nisan 1945 te iki Amerikalı askerin konuşlandığı 5 katlı
binanın üst katından müttefik güçlerin kente girişini fotoğraflamak için
çıktığında şahit olacağı şeyi aklından bile geçirmiyordu”¦ Fotoğraf
makinesini değiştirmek için yan odaya girdiğinde şehirde hala gizlenen
Alman Sniper, yanındaki askerlerden birini vurarak öldürmüştü
Robert Capa – Amerikali Asker, Leipzig
Dostları
bu olayın Capa’yı çok etkilediğini ve o nedenle sürekli alkol aldığını
vurgularlar. Irwin Shaw onun özellikle sabahları uyandığında çöküntü
içinde ve üzücü haline şahit olmuş, savaş esnasında yaşanan trajedilerin
kabuslarıyla güne başladığını ifade eder… II. Dünya Savaşının sona
ermesiyle, birkaç sıradan işten sonra Japonya yolunu tutar. Yaptığı
işler onu tatmin etmemektedir, o cepheye savaş bölgelerine aittir. İste
tam bu sırada ünlü Life dergisi ona Fransa işgali altındaki Vietnam’da
çalışmasını teklif eder. Hiç düşünmeden evet der. Fakat her zaman
güvendiği şansının ve önsezilerinin onu terk etmeye hazırlandığından
haberi yoktur. 25 Mayıs 1954 yılında savaşın çamurlu alanlarında bir
anti-personel mayına bastığında parmakları deklanşörünün üzerinde sıkı
sıkıya fotoğraf makinesini tutuyordu hala…
Robert Capa’ya dair, H.Cartier Bresson onun ölümünden sonra şunları söyleyecekti: “Capa,
hep parlak ve gösterişli bir matador giysileri içindeydi benim için, o
harika bir oyuncuydu, kendisi ve dostları için cömertçe savaştı. Fakat
yazgı kararlıydı, onu mesleğinin zirvesinde alıp götürmeye… Onu hiç
unutmayacağız””¦
Vehbi Koca
Ref:Barbican press office
Black&white Photography
Guardian