Nefret Söylemi: Türk Basını Tedavi Edilebilir mi?
“… İngiltere’de gazeteciler için bastırılmış,
“reporting diversity” adlı bir rehber var. Bu rehber İngiltere’de
bulunan etnik gruplarının dillerinden, dinlerine, kültürlerine kadar
birçok bilgi içeriyor. Gazeteciler etnik gruplar için değerli, kutsal ve
önemli olan bazı kavramlar hakkında bu rehber ile bilgilendiriliyor ve
yanlış bir dil kullanımı önlenmeye çalışılıyor. Hangi ifadelerin hangi
gruplar için aşağılayıcı olabildiğini, Kur’an’ ın nasl yazılması
gerektiği, dini ritüellerle ilgili detaylı bilgiler, hangi davranışların
hangi etnik, dinsel gruplarda hoş kaçmadığı gibi konularda birçok bilgi
yer alıyor. Bu tarz çalışmaların yapılması Türkiye’de de olumlu
sonuçlar doğuracaktır.
Medyada nefret söyleminin bu tip projelerle izlenmesi,
üniversitelerin iletişim fakülteleri ve bazı Svil Toplum Kuruluşları ile
işbirliği çok faydalı olacaktır. Medyada nefret söylemini ve
ayrımcılığı izleyecek daimi bir izleme mekanizmasının oluşturulması da
hiç şüphesiz olumlu sonuçlar doğuracaktır. Medya organlarının
ombudsmanların sayısının arttırması ve ayrıca da belirli aralıklarla her
medya kuruluşunun öz eleştiri toplantıları düzenleyip yaptıkları
hataları değerlendirmeleri, gazetecilerle ve editörlerle fikir
alışverişinden bulunulması faydalı olacaktır.
Özetlemek gerekirse Dünyada ve Türkiye’de medyasında gözle
görülür bir nefret söylemi var, Türkiye’de bu söylem geçmişten günümüze
çok can acıttı, söylemin kimi zaman şiddet içeren eyleme, linçlere,
cinayetlere dönüştüğüne tanıklık ettik. Medyada nefret söylemi nefret
suçunun tek sebebidir demek, diğer faktörleri göz ardı etmek, bu suçu
salt medyaya indirgemek her ne kadar doğru değilse de medyanın oynadığı
rolü göz ardı edemeyiz. Bu nedenle önleyici mekanizmaların
geliştirilmesi, okurların, televizyon izleyicilerinin de
bilinçlendirilmesi, bu konu ile ilgili farkındalık yaratılması büyük
önem taşıyor …”(nefretsoylemi.org)