En çok
kalabalık içinde yalnız kalırız. En tok, sofrada kürdan koyacak yer
bulamadığımız zamandır. En büyüğümüz en küçüğümüzü ayağı ile ezdiği an varolur.
Ve en küçüğümüz sağ kolunu vermeye hazır olduğunda,
büyür.
En
güvenlisi onun kollarıdır. Aşk, en güvensiz ve en karşı konulmaz yerin yine
onun kolları olduğu zamana verilen addır.
En
sabırlımız dişlerini dökerken, en sabırsız olan masaya parmaklarını vurur.
En
inançlımız aynaya bakmazken, "aslında yokuz" diye bağıranımız düşeni
havada yakalar koltuk altından.
Körlerimiz
görür, görlerimiz körmez bile.
Sahiplerimiz
ipimizi bırakırken, özgürlük için öldürenler, özgürlük için ölenlerin mezarına
tükürür.
En
cesaretlimiz zırhlar giyerken, en cesaretsiz olanımız incecik bir ağacın
arkasına saklanır.
En
terbiyelimiz annemizken, en terbiyesizimizi annemizle aynı yatakta buluveririz.
Görlerimiz
körken, körlerimiz
gülerken...
En çok
bağıranın yanına koşarız, en sessiz duranımızın daha çok canı yanar, bilmeyiz.
En çok sessizlikte duyarız, en sağırımız en çok konuşanımızdır.
Azı
karar diyenin hep yastığının altı doludur da, avucundakini başkasının avucuna
koyanın elleri kanar.
enler,
boylara geçerken,
görlerimiz
kör, körlerimiz
gülerken
ben
çok
sıkılıyorum...