Monday, October 29, 2012
Sunday, October 28, 2012
Saturday, October 27, 2012
Thursday, October 25, 2012
Auschwitz kampının fotoğrafçısı öldü
24/10/2012
II. Dünya Savaşı
sırasında Nazilerin toplama kampı Auschwitz’ten sağ kurtulmayı başaran Wilhelm
Brasse, 95 yaşında hayata veda etti.
Auschwitz-Birkenau
Müzesi Sözcüsü Jaroslaw Mensfelt, uzun süredir rahatsız olan Brasse’nin
Polonya’nın güneyindeki Zywiec kentinde öldüğünü açıkladı.
1940 yılında
Nazi işgali altındaki Polonya’dan kaçmaya çalışırken yakalanan Brasse, 22
yaşında siyasi tutuklu olarak Auschwitz Toplama Kampı’na gönderilmişti.
Kamp komutanı Rudolf
Höss’ün savaştan önce Polonya’nın güneyindeki Katowice kentinde bir fotoğraf
stüdyosunda çalıştığını fark etmesi üzerine, Auschwitz’in fotoğraf ve kimlik
bölümünde görevlendirilen Brasse, savaşın sona erdiği 1945 yılına dek yaklaşık
50 bin mahkumun fotoğraflarını çekmişti.
Brasse, 2010
yılında Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung’a yaptığı açıklamada, “Tutuklular,
Auschwitz’te ilk geldiklerinde tamamen normal görünüyordu. Sadece birkaç hafta
sonra ise eğer
hala hayattaysalar, tanınamaz hale geliyorlardı” demişti.
Kamp doktoru
Josef Mengele’nin tutuklular üzerinde yaptığı deneyleri de görüntülemek zorunda
bırakılan Brasse, Mengele’nin ilk deneylerini, 15 ila 17 yaşlarında bir grup
Yahudi genç kız üzerinde uyguladığını belirtmişti.
Sovyet ordusunun
Polonya’ya girmesinden kısa bir süre önce tüm negatifleri yok etmesi emredilen
Brasse, Nazi subaylarının emrine karşı gelerek negatifleri saklamayı
başarmıştı. 60 bin mahkumla birlikte Ocak 1945’te Mauthausen Toplama Kampı’na
gönderilen Brasse, kampın Mayıs 1945’te Amerikan askerleri tarafından
kurtarılmasının ardından özgürlüğüne kavuşmuştu.
Savaşın sona
ermesinin ardından Polonya’ya dönüp evlenen ve 2 çocuğu olan Brasse, bir daha
asla fotoğrafçılık yapmamasının nedenini şöyle açıklamıştı:
“O biçare Yahudi
çocuklar, gözümün önünden hiç gitmedi. Auschwitz’te asla unutamayacağım şeyler
gördüm.”
Wednesday, October 24, 2012
Tuesday, October 23, 2012
Nefret Söylemi: Türk Basını Tedavi Edilebilir mi?
“… İngiltere’de gazeteciler için bastırılmış, “reporting diversity” adlı bir rehber var. Bu rehber İngiltere’de bulunan etnik gruplarının dillerinden, dinlerine, kültürlerine kadar birçok bilgi içeriyor. Gazeteciler etnik gruplar için değerli, kutsal ve önemli olan bazı kavramlar hakkında bu rehber ile bilgilendiriliyor ve yanlış bir dil kullanımı önlenmeye çalışılıyor. Hangi ifadelerin hangi gruplar için aşağılayıcı olabildiğini, Kur’an’ ın nasl yazılması gerektiği, dini ritüellerle ilgili detaylı bilgiler, hangi davranışların hangi etnik, dinsel gruplarda hoş kaçmadığı gibi konularda birçok bilgi yer alıyor. Bu tarz çalışmaların yapılması Türkiye’de de olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Medyada nefret söyleminin bu tip projelerle izlenmesi, üniversitelerin iletişim fakülteleri ve bazı Svil Toplum Kuruluşları ile işbirliği çok faydalı olacaktır. Medyada nefret söylemini ve ayrımcılığı izleyecek daimi bir izleme mekanizmasının oluşturulması da hiç şüphesiz olumlu sonuçlar doğuracaktır. Medya organlarının ombudsmanların sayısının arttırması ve ayrıca da belirli aralıklarla her medya kuruluşunun öz eleştiri toplantıları düzenleyip yaptıkları hataları değerlendirmeleri, gazetecilerle ve editörlerle fikir alışverişinden bulunulması faydalı olacaktır.
Özetlemek gerekirse Dünyada ve Türkiye’de medyasında gözle görülür bir nefret söylemi var, Türkiye’de bu söylem geçmişten günümüze çok can acıttı, söylemin kimi zaman şiddet içeren eyleme, linçlere, cinayetlere dönüştüğüne tanıklık ettik. Medyada nefret söylemi nefret suçunun tek sebebidir demek, diğer faktörleri göz ardı etmek, bu suçu salt medyaya indirgemek her ne kadar doğru değilse de medyanın oynadığı rolü göz ardı edemeyiz. Bu nedenle önleyici mekanizmaların geliştirilmesi, okurların, televizyon izleyicilerinin de bilinçlendirilmesi, bu konu ile ilgili farkındalık yaratılması büyük önem taşıyor …”(nefretsoylemi.org)
Monday, October 22, 2012
Sunday, October 21, 2012
Friday, October 19, 2012
Tuesday, October 16, 2012
NTV'den Leonardo da Vinci'ye sansür!
NTV'de yayınlanan Leonardo da Vinci belgeselinde ilginç bir olay yaşandı. Leonardo'nun "Vitruvius Adamı" olarak bilinen ve "altın orana sahip insan"ı resmettiği söylenen resimdeki adamın cinsel organı sansürlendi.
O görüntü:
Vitruvius Adamı:
(soL - Haber Merkezi)
Monday, October 15, 2012
Deha'larını 'hayatlarına harcayan' kadınlar
Margaret Hooks'un
Devrimci Fotoğrafçı Tina Modotti ve Catel'in çizdiği, Jose-Louis Bocquet'in
metinleri yazdığı çizgi roman Montparnasse'lı
Kiki; iki kadının öncü, devrimci, bohem, sanatçı, fotoğrafçı, model, 'esin
kaynağı' ve 'âşık' olarak öykülerini anlatıyor.
Türey Köse
Oscar Wilde, 'Asıl dehamı hayatıma harcadım, eserlerime ise yalnızca
yeteneğimi...' der. 20. yüzyılın iki efsane kadını Tina Modotti ile Montparnasse'lı Kiki 'asıl deha'larını hayatlarına
koymuş-harcamış kadınlar. Hayat öyküleri 20. yüzyılın siyasal mücadeleler ve
sanat arayışlarının -özellikle de fotoğraf sanatının- tarihi gibi. Ve aynı
zamanda, özgür ruhlu iki kadının hayata meydan okuyuşunun. Margaret Hooks'un
Devrimci Fotoğrafçı Tina Modotti ve Catel'in çizdiği, Jose-Louis Bocquet'in
metinleri yazdığı çizgi roman Montparnasse'lı
Kiki; iki kadının öncü, devrimci, bohem, sanatçı, fotoğrafçı, model, 'esin
kaynağı' ve 'âşık' olarak öykülerini anlatıyor.
erkekler!' diye
yazacaktır. Öte yandan hayatı ve sanatı arasında bir bölünmüşlük yaşar.
Weston'a yazdığı bir mektupta -Oscar Wilde'ın kulaklarını çınlatarak- şöyle
der:
Montparnasse'lı Kiki
Montparnasse'lı Kiki, bir başka efsane 20. yüzyıl
kadını. Onu daha çok Man Ray'ın 'modeli' olarak tanıyoruz. Fotoğrafseverler 20.
yüzyılın en önemli fotoğrafçılarından Man Ray'ın bir kadının sırtını
viyolonsele çevirdiği ünlü fotoğrafı bilirler. İşte 'Montparnasse'lı
Kiki', bu fotoğrafın modeli. Sadece onun mu? Man Ray'ın birçok fotoğrafının
yanı sıra Kisling, Foujita, Utrillo ve Leger gibi sanatçıların da modeli olarak
resim tarihinde önemli bir yeri var. Kiki, 1920'lerin Montparnasse'ında
Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasında bohem sanat çevreleri içinde
döneminin en önemli kadın karakterleri arasında yer alıyor. Uzun yıllar Man
Ray'ın sevgilisi olan Kiki; sadece fotoğrafçıların, ressamların 'model'i değil,
döneminin 'daha fazla' özgürlük arayışındaki kadınları için de 'model' olmuş...
Subscribe to:
Posts (Atom)